10 Neden ile Hayatınızda Doğru İnsanları Tutmanızın Önemi
Hayatımız kimlerle zaman geçirdiğimiz ile ilintilidir. Hepimiz çocukluğumuzdan ergenliğimize kadar bu durumun tam olarak farkına varamayız. Ne zaman ki 20’li yaşlarımıza geliriz, o zaman seçtiğimiz arkadaşlarımızın hayatımızın gidişatında olumlu veya olumsuz etkileri olduğu gerçeği ile yüzleşiriz.
Her kim olursanız olun, çevrenizde sizi yukarı çekecek insanlara ihtiyacınız vardır. Asıl hedefiniz bu olmalıdır. Çevremizde aynı Dünya görüşüne sahip, çözümler üretebilen ve olumlu arkadaşlar bulundurun. Unutmayın ki, arkadaşlarınız sizi incitmemeli, size yardımcı olmalıdır.
Hepimiz biliyoruz ki hayat negatif insanlar ile zaman geçirmek için çok kısa, eğer çevrenizi bu tarz insanlardan arındırabilirseniz, kendiniz olma, istediğiniz hayatı yaşama fırsatınızın da arttığı göreceksiniz.
Peki bunu nasıl gerçekleştirebiliriz ?
Sıradan şeyleri doğu insanlarla yaparak, olağanüstü keyif alabilirsiniz.
Kontrol edemediğiniz durumlarla çaba harcamak yerine, ortamdan uzaklaşmak yararınıza olacaktır.
Hayat görüşünüze yakın insanlar ile daha iyi sinerji yakalayabilirsiniz.
Sizin için en doğru insan, hayatınız boyunca size fikirlerini esirgemeyen, bir şekilde size ilham veren insanlardır.
Sağlıklı bir ilişki, hiç bir zaman mutluluğunuzu feda etmenizi gerektirmez.
Size ne yapmanız gerektiğini söyleyenleri dinlemeyin. Ne yapmanız gerektiğini bilen ve bu konuda sizi cesaretlendirenleri dinleyin.
Sağlıklı ilişkiler birden bire oluşmazlar, zaman alır, fedakarlık ve sabır gerekir.
Karşınızdaki insana kattığınız her şey, aslında kendinizedir. Ne kadar güzel severseniz, o kadar sevilebilir olursunuz.
Değer verdiğiniz insanlar için hiç bir zaman meşgul olmayın. İhtiyacı olduğu her an yanında olmalısınız.
Hayatta ufak şeylerle mutlu olmaya bakın, mesela birini özlediyseniz, bunu söyleyin. Birlikte gülmek daha iyi gelecektir
Gülümsemek: Çok Basit ama Etkili Bir Araç
Gülümseme, yalnızca memnuniyeti gösterme değildir, aslında bundan çok daha fazlasıdır.
İnsanlar özellikle bir arkadaş grubunun içindeyken gülümserler; fakat bu sadece mutlu olduklarının sinyali değildir. Gülümsemeyi spesifik sosyal amaçlar için kullanıyoruz; çünkü gülümsemeler bizim işimize yarayan tüm sinyalleri yayıyorlar. Psikolojik araştırmalar sonucunda, gülümsemeyi avantajınıza çevirecek bazı önerileri sizlerle paylaşıyoruz.
1. İnsanların size güvenmesi için gülümseyin
Güvenilir olduğumuzun en önemli sinyali gülümsememiz. İçten bir gülümseme diğer insanlara güvenilir olduğumuzu ve işbirliğine gidilebilir bir kişilik olduğumuz sinyalini yolluyor. Yapılan bir araştırmaya göre, gülümseyen insanlar hem cömert hem de dışa dönük olarak algılanıyorlar. Ayrıca insanlar birbirleriyle paylaşım halinde olduklarında, birbirlerine karşı daha içten bir gülümseme takınıyorlar.
Ekonomistler dahi gülümsemenin bir değeri olduğuna inanıyor. Yapılan bir araştırmada, katılımcılar gülümseyen bir kişiye daha çok güvendiklerini dile getirdiler. Araştırmanın sonucuna göre insanlar karşılarında gülümseyen biri olunca, o kişiye normalden %10 daha fazla güveniyorlar.
2. Hoşgörü için gülümse
İnsanlar kötü bir şey yapıp yakalanınca sıklıkla gülümserler. Peki bu durum onlara fayda sağlar mı?
Marianne LaFrance ve Marvin Hecht tarafından gerçekleştirilen bir başka araştırmaya göre, sorunun cevabı evet. Kuralları çiğneyen ve sonrasında gülümseyen insanlara daha hoşgörülü davranma eğilimindeyiz. Bu noktada kişinin gülümsemesinin sahte olup olmaması önemli değil.
Bunun işe yaramasının sebebi ise, kuraları ihlal edip gülümseyen insanları, gülümsemeyenlere göre daha güvenilir bulmamızdan kaynaklanıyor.
3. Acıyı unutmak için gülümseyin
Gülümseme, üzüntü verici durum nedeniyle ortaya çıkan mutsuzluğu azaltmanın yollarından biridir. Psikologlar bu duruma ‘yüzden geridenetim hipotezi’ adını vermişlerdir. Zorla gülümsemeniz bile ruh halinize az da olsa olumlu katkı yapacaktır.
Her ne kadar üzüntü verici durumlarda gülümsemeyi başarmak size katkı sağlasa da, diğer insanlar tarafından bu durum hoş karşılanmayabilir. Lawrance Üniversitesi’nden Matthew Ansfield’ın yaptığı bir deneyde katılımcılara acıklı videolar izlettiriliyor. Bu videoları izlerken gülümseyen insanlar videoyu izledikten sonra, izlemeyenlere göre kendilerini daha iyi hissediyorlar; fakat üzüntü verici görüntülere gülümseyen insanlar, diğer insanlar tarafından daha az sevilesi olarak görülüyorlar.
4. Cinsel hayatınız için gülümseyin
Kadınların gülümsemesinin erkekler üzerinde büyülü bir etkisi bulunuyor. Yapılan bir araştırmada erkeklerin kadınlara barda olan yaklaşımları inceleniyor. Eğer bir kadın erkekle yalnızca göz kontağı kuruyorsa, %20 ihtimalle yakınlaşma oluyor. Eğer aynı kadın göz kontağının yanı sıra aynı zamanda gülümsüyorsa, %60 ihtimalle erkekle arasında bir yakınlaşma oluyor.
Erkek kadına gülümsediğinde ise, etki daha az oluyor. Her ne kadar gülümseme erkeğin çekiciliğini artırsa da, yakınlaşma açısından bunun çok iyi işlediğini söyleyemeyiz.
Aslında erkekler gurur ve hatta utanma ifadeleri gösterdiklerinde kadınlar tarafından, mutlu olduklarına göre daha çekici bulunduğuna dair kanıtlar dahi bulunuyor. Bu noktada daha az gülümsemenin erkekleri daha maskülen gösterdiğini söyleyebiliriz.
5. Ne düşündüğünüzü saklamak için gülümseyin
Psikologlar içten bir gülümsemenin asla yalan söylemeyeceğini düşünürler. Sahte gülümsemeler yalnızca dudakları kapsar; fakat psikologların ‘duchenne gülümsemesi’ olarak adlandırdıkları gerçek bir gülümseme, gözlere ulaşır.
Güncel araştırmalar, insanların %80’inin duchenne gülümsemesini taklit edebildiklerini belirtiyor.
Yani gülümsenizi ne düşündüğünüzü saklamanız için kullanabiliyorsunuz. Elbette gerçek bir gülümsemeyi taklit etmek çok kolay değil, çünkü zamanını doğru ayarlamalısınız. Güvenilir bir gülümsemenin anahtarı gülümsemeye yavaş bir şekilde başlamanız. Örneğin; gülümsemenin tüm yüze yayılması yarım saniye kadar sürüyor. Bu konuda yapılan araştırmalar gösteriyor ki, hızlı bir gülümsemeye göre (saniyenin onda biri hızında), yavaşça gülümsediğinizde daha güvenilir, orijinal ve hatta çapkın biri olarak algılanıyorsunuz.
6. Para kazanmak için gülümseyin
Daha önce ekonomistlerin gülümsemenin değeri olduğunu söylediklerinden bahsetmiştik. Peki gülümseme size para olarak dönebilir mi? Elbette garsonluk gibi bazı meslek grupları için bu durum söz konusu. Kathi Tidd ve Joan Lockard tarafından gerçekleştirilen bir araştırmaya, gülümseyen garsonların daha çok bahşiş aldıklarını ortaya koyuyor.
Genellikle servis endüstrisinde çalışan insanlar, gülümsemelerinin karşılığını para olarak alabiliyorlar; fakat bu noktada gösterilen ve hissedilen duygular birbirleriyle uymayabiliyor. Psikologlar tarafından ‘duygusal emek’ adlandırılan bu durumda, çalışanlar işin gereklilikleri sebebiyle duygularını yönetmek zorundadır ve bu durum çalışan için kimi zaman oldukça zorlu olabilir.
Gülümseme para kazanmanıza sebep olsa da, bu durum bazı zamanlarda bunaltıcı olabilir.
7. Siz gülün dünya gülsün
Hayatta elde edebileceğiniz küçük ama etkili mutluluklardan biri, gülümsediğiniz zaman karşınızdaki insanın da size gülümsediğini görmektir.
Önceden de fark etmişsinizdir ki, gülümsediğiniz herkes gülümsemiyor. Verlin Hinsz ve Judith Tomhave tarafından 1991 yılında gerçekleştirilen araştırmada, araştırmacılar gülümsediğimizde karşı tarafın ne oranda bize gülümsediğini araştırıyorlar. Araştırma sonucuna göre, gülümsediğinizde %50 ihtimalle karşılık görüyorsunuz. Ayrıca araştırmaya göre siz birine somurttuğunuzda neredeyse kimse size somurtmuyor.
8. Uzun bir yaşam için gülümse
Bu araştırma sonuçlarından hiçbiri sizi gülümsemeye ikna edemediyse işte size en geçerli sebep: Gülümsemek daha uzun yaşamanıza katkıda bulunuyor. 1952 yılında fotoğrafları çekilen beyzbol oyuncuları üzerinden yapılan bir çalışmaya göre, gülümseyen oyuncular, gülümsemeyen mevkidaşlarına göre 7 yıl daha uzun yaşamışlar.
Neden ve nasıl gülümsediğimize dair binbir çeşit kültürel ve cinsiyete dayalı farklılıklar bulunuyor olsa dahi siz gülümsemekten ve gülümsemenin faydalarından asla vazgeçmeyin.
İlişkilerde Mutluluğun Kapısını Aralayan 15 Öneri
Hayatımızı baİlişkilerde Mutluluğun Kapısını Aralayan 15 Öneri
İlişkinizin nasıl gittiği hakkında bir soru sorulsa, nasıl cevap verirdiniz? Tabii, yanınızda partneriniz yokken ve de söyleyeceklerinizin onun kulağına gitmeyeceğinden kesinlikle eminken! “Mükemmel bir ilişkim var. Her hareketiyle dört dörtlük bir insanla birlikte olduğum için gerçekten çok şanslıyım…” gibi cümleler kurabilir miydiniz?
Hemen şimdi, kötü gittiğini düşündüğünüz ilişkinizin kaderini değiştirebilirsiniz. Eğer hayatınızdaki insanın doğru kişi olduğunu düşünüyorsanız, ilişkinizde bir takım değişiklikler yaparak hayalini kurduğunuz gibi bir birliktelik yaşayabilirsiniz. Uzun lafın kısası, bu listeyi birlikteliğinizin her anında aklınızın bir köşesinde bulundurmalısınız. Gelin şimdi listemize göz atalım..
KIYASLAMA YAPMAYIN
iliskide-kiyaslama
şkalarınınkiyle kıyaslamak onu değiştirmez. Ancak kendi hayatımız ile ilgili nasıl düşündüğümüzü değiştirir! Nitekim bir arkadaşımızı mükemmel bir ilişkinin keyfini sürerken gördüğümüzde kendi ilişkimizi sorgulamaya başlıyoruz. Sorunlar yaşarken gördüğümüzde da kendi ilişkimizin daha iyi olduğunu düşünüyoruz.
PERİ MASALLARINA ALDANMAYIN
fairytale-love2
Her ne kadar hikâyelerde yaşanan büyük aşkları yaşamayı beklemesek de içten içe bunun hayalini kuruyoruz. Yapmamız gereken hayalini kurduğumuz büyüyü partnerimize karşı duyduğunuz sevgide görmek ve masallarda yaşanan şeylerin beklentisi içine girmemek.
ORTAK İLGİ ALANI OLUŞTURUN
hobi-ask
Günümüzün çoğunu kariyer peşinde koşmak ve gündelik görevlerimizi yerine getirmekle geçiriyoruz. Bu da kişilerin ilişkilerinde ortak ilgi alanları bulmaya çalışmalarını son derece önemli kılıyor. Çünkü ortak ilgi alanları partnerler arasında pozitif bir iletişim ve eğlencenin oluşmasını destekler.
ZİHNİNİZİ OKUMASINI BEKLEMEYİN
zihin-okuma
Üzücü bir durumda olduğunuzda partnerinizin sıkıntınızı kendiliğinden anlamasını beklemeyin. Karşı taraf zihninizi okuyamaz. Çoğunlukla partnerimize duygularımızı anlatmadan, bizi yalnız bırakmakla itham ediyoruz. Yapmanız gereken, partnerinize hissettiklerinizi anlatmak.
ACELEYE GEREK YOK
marry-me
Kişilerin evlenmeye ve çocuk doğurmaya karar verdiği yaş dilimi son yüzyılda, her on yılda bir artıyor. Bu durumun maddi baskılar ve bağımsızlığını ilan etmek gibi pek çok nedeni var. Acele etmenize gerek yok. Çünkü ilişkiler birinci gelenin ödüllendirildiği birer yarış değil. Geç yaşta evlenmenin ne hayat, ne de yaşanan ilişki üzerinde negatif etkisi olmadığı kanıtlanıyor.
MİZAH DUYGUNUZU GELİŞTİRİN
eglenceli-cift
Bir ilişkide iyi bir mizah anlayışına sahip olmanın ortalama bir günü daha eğlenceli kılmaya ve kötü bir günün yükünü azaltmaya faydası olur. Bu mizah anlayışının pozitif bir yönü olması gerekiyor. Çünkü negatif espriler sadece tansiyonu arttırıyor.
KALİTELİ ZAMAN
quality-time-couple
Eğer birlikte en çok zaman geçirmek istediğimiz insanı bulmuşsak neden onunla mümkün olan en kaliteli zamanı birlikte geçirmeyelim ki! Çünkü ilişkiler birlikte geçirilen zamanın miktarı ile değil kalitesi ile gelişir!
AÇIK OLMAK ŞART
open-minded
Bir ilişkinin mutlu ya da mutsuz olduğunu düşünün. Partnerlerin birbirleri ile nasıl iletişim sağladıkları çok önemli. Sağlıklı bir ilişki içerisindeki çiftler, iyi ya da kötü her ne yaşıyorlarsa bunu partnerleri ile paylaşıyor: “Hiçbir şeyi içinizde tutmayın! Çünkü kendi gerçekliğinizi paylaştığınız zaman hayatınızı da paylaşmış olacaksınız ve bu süreçte partneriniz ile aranızda oluşacak olan bağ her şeyin üstesinden gelmenizde size yardımcı olacaktır!”
ONUNLA ARKADAŞ OLUN
be-friend-couple
Biriyle yıllar boyu süren bir araba yolculuğuna çıkacağınızı farz edin! Bu sürede bu kişiye son derece yakin olacaksınız. Dolayısıyla söz konusu kişinin ayni zamanda arkadaşınız olmasını da istersiniz. İlişkiyi sürdüren geçici heyecan ya da zevklerden çok arkadaşlık, karşılıklı saygı, hayranlık ve ilgi olacaktır. Uzun vadeli ilişkiler gelişimlerini ve hayatta kalmalarını sağlam bir arkadaşlık temeline borçludur!
MUTLULUĞU ÖNCE KENDİNİZDE ARAYIN
happy-one
İnsanlar, sevgi dolu ilişkilere ihtiyaç duyar. Hepimiz yakın sosyal ilişkilerden fayda görürüz. Ancak çoğumuz bir ilişkinin bizi tamamlayacağına, hayatımızdaki boşlukları dolduracağına inanırız! Hâlbuki gerçekte kim olduğunuzla ilgili olarak mutlu değilseniz, bir ilişki bu durumu değiştirmeyecektir! Bu, sağlıklı bir ilişki sürdürmenizi de zorlaştıracaktır!
PARANIN ÖNEMİ YOKTUR
para-onemsiz
Hayalimizdeki ortak varlıklı biri olabilir. Ancak varlıklı kişi ile bir ilişki yaşamaya başladıktan sonra paranın önemi ilişkinizi değerlendirirken etkisiz bir hale gelecektir! Araştırmalara göre sadece gelirin veri olarak alındığı bir ilişkinin başarısı ile ilgili bir tahmin yapmak imkânsız! Çünkü servet bir ilişkinin uzunluğu ve tatminlik derecesi üzerinde bağlantısız!
ONU ÖNEMSEYİN
care-you
Fikir, zevk ve tercihlerinizin mükemmel bir uyumla buluştuğu bir ilişkiyi ne yazık ki yaşayamayacaksınız! Araştırmalar, zıtlıkların daima ilişkiyi canlı tuttuğunu, rehavet hissinden uzaklaştırdığını ve birey olarak gelişimi artırdığını savunuyor. İlişkinizdeki zor zamanlarda sizin için en önemli olanın ne olduğunu karşı tarafa göstermelisiniz! Farklılıklara rağmen ona değer verdiğinizi göstermeniz; sağlıklı bir ilişkinin temelini oluşturur.
ÇEVRENİZDEKİLERİN FİKİRLERİNİ DİNLEMEYİN
bad-friends
Önemli bir karar vermemiz gerektiğinde genellikle ikinci bir görüş alırız! Yapılan araştırmalar, iki kişinin oluşturduğu dünyayı, aradaki iletişim ya da elektriğin seyrini üçüncü kişilerin asla çözümleyemeyeceğini vurguluyor ve ilginç saptamalarda bulunuyor: “Birincisi; hiç kimse sizin gerçekten neye ihtiyaç duyduğunuzu ve neye değer verdiğinizi sizden iyi değerlendiremez. İkincisi insanlar başkalarının ilişkileri konusunda kendi ilişkilerine nazaran daha olumsuzdur. Kısacası akil danıştığınız kişiler; ilişkinizdeki negatif yönleri görmeye pozitif yönleri görmekten daha meyillidir!”
KORKUYA YENİK DÜŞMEYİN
you-can
Kendi ayakları üzerinde duran, ne istediğini bilen biri olmanıza rağmen; benliğinizi doğru şekilde yansıtmanız kimi zaman mümkün olmayabilir. Fobiler ilişkileri olumsuz yönde etkileyebilen nedenler arasında. O gerçekte nasıl biri, geçmişte yaşadıklarımızın yine yaşayacak mısınız? Sizden nasıl bir birliktelik bekliyor, bencil mi, sorumsuz mu? Bu gibi sorular; herkesin hayatının bir döneminde zihnine üşüşebilir. Oysa olumsuz bir durum ile karsılaşacağınızda ilişkinizi sorgulamaktan vazgeçmeniz gerekiyor.
ACILARINIZI UNUTMALISINIZ!
hateyou
Kırıldınız ve sonra sizden özür dilendi. Çok acı çektiniz ama karşı tarafı affetmeye karar verdiniz! Ancak içinizdeki acı hemen ortadan kaybolmuyor ve hissettiğiniz bu acının travmasını içinizde taşıyorsunuz. Ama bu acıyı geride bırakabilmeyi öğrenmelisiniz! Çünkü acıyı içinizde tutmanız, yaranın taze kalmasına neden olur.
İlişkilerde Mutluluğun Kapısını Aralayan 15 Öneri
Hayatımızı baİlişkilerde Mutluluğun Kapısını Aralayan 15 Öneri
İlişkinizin nasıl gittiği hakkında bir soru sorulsa, nasıl cevap verirdiniz? Tabii, yanınızda partneriniz yokken ve de söyleyeceklerinizin onun kulağına gitmeyeceğinden kesinlikle eminken! “Mükemmel bir ilişkim var. Her hareketiyle dört dörtlük bir insanla birlikte olduğum için gerçekten çok şanslıyım…” gibi cümleler kurabilir miydiniz?
Hemen şimdi, kötü gittiğini düşündüğünüz ilişkinizin kaderini değiştirebilirsiniz. Eğer hayatınızdaki insanın doğru kişi olduğunu düşünüyorsanız, ilişkinizde bir takım değişiklikler yaparak hayalini kurduğunuz gibi bir birliktelik yaşayabilirsiniz. Uzun lafın kısası, bu listeyi birlikteliğinizin her anında aklınızın bir köşesinde bulundurmalısınız. Gelin şimdi listemize göz atalım..
KIYASLAMA YAPMAYIN
iliskide-kiyaslama
şkalarınınkiyle kıyaslamak onu değiştirmez. Ancak kendi hayatımız ile ilgili nasıl düşündüğümüzü değiştirir! Nitekim bir arkadaşımızı mükemmel bir ilişkinin keyfini sürerken gördüğümüzde kendi ilişkimizi sorgulamaya başlıyoruz. Sorunlar yaşarken gördüğümüzde da kendi ilişkimizin daha iyi olduğunu düşünüyoruz.
PERİ MASALLARINA ALDANMAYIN
fairytale-love2
Her ne kadar hikâyelerde yaşanan büyük aşkları yaşamayı beklemesek de içten içe bunun hayalini kuruyoruz. Yapmamız gereken hayalini kurduğumuz büyüyü partnerimize karşı duyduğunuz sevgide görmek ve masallarda yaşanan şeylerin beklentisi içine girmemek.
ORTAK İLGİ ALANI OLUŞTURUN
hobi-ask
Günümüzün çoğunu kariyer peşinde koşmak ve gündelik görevlerimizi yerine getirmekle geçiriyoruz. Bu da kişilerin ilişkilerinde ortak ilgi alanları bulmaya çalışmalarını son derece önemli kılıyor. Çünkü ortak ilgi alanları partnerler arasında pozitif bir iletişim ve eğlencenin oluşmasını destekler.
ZİHNİNİZİ OKUMASINI BEKLEMEYİN
zihin-okuma
Üzücü bir durumda olduğunuzda partnerinizin sıkıntınızı kendiliğinden anlamasını beklemeyin. Karşı taraf zihninizi okuyamaz. Çoğunlukla partnerimize duygularımızı anlatmadan, bizi yalnız bırakmakla itham ediyoruz. Yapmanız gereken, partnerinize hissettiklerinizi anlatmak.
ACELEYE GEREK YOK
marry-me
Kişilerin evlenmeye ve çocuk doğurmaya karar verdiği yaş dilimi son yüzyılda, her on yılda bir artıyor. Bu durumun maddi baskılar ve bağımsızlığını ilan etmek gibi pek çok nedeni var. Acele etmenize gerek yok. Çünkü ilişkiler birinci gelenin ödüllendirildiği birer yarış değil. Geç yaşta evlenmenin ne hayat, ne de yaşanan ilişki üzerinde negatif etkisi olmadığı kanıtlanıyor.
MİZAH DUYGUNUZU GELİŞTİRİN
eglenceli-cift
Bir ilişkide iyi bir mizah anlayışına sahip olmanın ortalama bir günü daha eğlenceli kılmaya ve kötü bir günün yükünü azaltmaya faydası olur. Bu mizah anlayışının pozitif bir yönü olması gerekiyor. Çünkü negatif espriler sadece tansiyonu arttırıyor.
KALİTELİ ZAMAN
quality-time-couple
Eğer birlikte en çok zaman geçirmek istediğimiz insanı bulmuşsak neden onunla mümkün olan en kaliteli zamanı birlikte geçirmeyelim ki! Çünkü ilişkiler birlikte geçirilen zamanın miktarı ile değil kalitesi ile gelişir!
AÇIK OLMAK ŞART
open-minded
Bir ilişkinin mutlu ya da mutsuz olduğunu düşünün. Partnerlerin birbirleri ile nasıl iletişim sağladıkları çok önemli. Sağlıklı bir ilişki içerisindeki çiftler, iyi ya da kötü her ne yaşıyorlarsa bunu partnerleri ile paylaşıyor: “Hiçbir şeyi içinizde tutmayın! Çünkü kendi gerçekliğinizi paylaştığınız zaman hayatınızı da paylaşmış olacaksınız ve bu süreçte partneriniz ile aranızda oluşacak olan bağ her şeyin üstesinden gelmenizde size yardımcı olacaktır!”
ONUNLA ARKADAŞ OLUN
be-friend-couple
Biriyle yıllar boyu süren bir araba yolculuğuna çıkacağınızı farz edin! Bu sürede bu kişiye son derece yakin olacaksınız. Dolayısıyla söz konusu kişinin ayni zamanda arkadaşınız olmasını da istersiniz. İlişkiyi sürdüren geçici heyecan ya da zevklerden çok arkadaşlık, karşılıklı saygı, hayranlık ve ilgi olacaktır. Uzun vadeli ilişkiler gelişimlerini ve hayatta kalmalarını sağlam bir arkadaşlık temeline borçludur!
MUTLULUĞU ÖNCE KENDİNİZDE ARAYIN
happy-one
İnsanlar, sevgi dolu ilişkilere ihtiyaç duyar. Hepimiz yakın sosyal ilişkilerden fayda görürüz. Ancak çoğumuz bir ilişkinin bizi tamamlayacağına, hayatımızdaki boşlukları dolduracağına inanırız! Hâlbuki gerçekte kim olduğunuzla ilgili olarak mutlu değilseniz, bir ilişki bu durumu değiştirmeyecektir! Bu, sağlıklı bir ilişki sürdürmenizi de zorlaştıracaktır!
PARANIN ÖNEMİ YOKTUR
para-onemsiz
Hayalimizdeki ortak varlıklı biri olabilir. Ancak varlıklı kişi ile bir ilişki yaşamaya başladıktan sonra paranın önemi ilişkinizi değerlendirirken etkisiz bir hale gelecektir! Araştırmalara göre sadece gelirin veri olarak alındığı bir ilişkinin başarısı ile ilgili bir tahmin yapmak imkânsız! Çünkü servet bir ilişkinin uzunluğu ve tatminlik derecesi üzerinde bağlantısız!
ONU ÖNEMSEYİN
care-you
Fikir, zevk ve tercihlerinizin mükemmel bir uyumla buluştuğu bir ilişkiyi ne yazık ki yaşayamayacaksınız! Araştırmalar, zıtlıkların daima ilişkiyi canlı tuttuğunu, rehavet hissinden uzaklaştırdığını ve birey olarak gelişimi artırdığını savunuyor. İlişkinizdeki zor zamanlarda sizin için en önemli olanın ne olduğunu karşı tarafa göstermelisiniz! Farklılıklara rağmen ona değer verdiğinizi göstermeniz; sağlıklı bir ilişkinin temelini oluşturur.
ÇEVRENİZDEKİLERİN FİKİRLERİNİ DİNLEMEYİN
bad-friends
Önemli bir karar vermemiz gerektiğinde genellikle ikinci bir görüş alırız! Yapılan araştırmalar, iki kişinin oluşturduğu dünyayı, aradaki iletişim ya da elektriğin seyrini üçüncü kişilerin asla çözümleyemeyeceğini vurguluyor ve ilginç saptamalarda bulunuyor: “Birincisi; hiç kimse sizin gerçekten neye ihtiyaç duyduğunuzu ve neye değer verdiğinizi sizden iyi değerlendiremez. İkincisi insanlar başkalarının ilişkileri konusunda kendi ilişkilerine nazaran daha olumsuzdur. Kısacası akil danıştığınız kişiler; ilişkinizdeki negatif yönleri görmeye pozitif yönleri görmekten daha meyillidir!”
KORKUYA YENİK DÜŞMEYİN
you-can
Kendi ayakları üzerinde duran, ne istediğini bilen biri olmanıza rağmen; benliğinizi doğru şekilde yansıtmanız kimi zaman mümkün olmayabilir. Fobiler ilişkileri olumsuz yönde etkileyebilen nedenler arasında. O gerçekte nasıl biri, geçmişte yaşadıklarımızın yine yaşayacak mısınız? Sizden nasıl bir birliktelik bekliyor, bencil mi, sorumsuz mu? Bu gibi sorular; herkesin hayatının bir döneminde zihnine üşüşebilir. Oysa olumsuz bir durum ile karsılaşacağınızda ilişkinizi sorgulamaktan vazgeçmeniz gerekiyor.
ACILARINIZI UNUTMALISINIZ!
hateyou
Kırıldınız ve sonra sizden özür dilendi. Çok acı çektiniz ama karşı tarafı affetmeye karar verdiniz! Ancak içinizdeki acı hemen ortadan kaybolmuyor ve hissettiğiniz bu acının travmasını içinizde taşıyorsunuz. Ama bu acıyı geride bırakabilmeyi öğrenmelisiniz! Çünkü acıyı içinizde tutmanız, yaranın taze kalmasına neden olur.
Bilimsel Verilerle İlişkilerin Düşmanı İki Unsur
Evlenmek, eskisi gibi moda olmasa da, yapılan son araştırmalar, evlenmenin bir insanın kendine yapacağı en iyi şey olduğunu gösteriyor. New York Times’da yayınlanan bir makaleye göre, evli olan insanların, bekarlara göre daha mutlu bir hayat sürdükleri, hayatlarından daha keyif aldıklarını ileri sürüyor.
Peki her şey bu kadar kolay mı? Hayatta her şeyin zorlukları olduğu gibi, evliliğin de zorlukları var. Gelin evlilikte uzmanlara göre en önemli bu 2 konuya bir göz atalım.
Psikologlara göre ilişkilerin yokuş aşağı gitmesine neden olan iki temel faktör bulunuyor.
Tartışma önleyici tavır takınmak
Haklı taraf olmak için yarışmak
İlişkinin gidişatını olumsuz yönde etkileyen ilk faktör tartışmaya girmemeye çalışmak. Böyle bir durumda taraflar olası bir tartışmanın getireceği muhtemel sıkıntıların riskini almaktan kaçınıyor ve böylece her şeyi açıkça konuşup çözüme kavuşturma ihtimalini ortadan kaldırmış oluyor.
Hal böyle olunca, çiftler sırf tartışma çıkmasın diye içine attıkça, kendini kendi yapan özelliklerini de dışa vurmamaya başlıyor. Bir nevi uğraşmak istemiyor, fakat bu durum uzun vadede ortaya daha büyük sıkıntıların, bıkkınlıkların ortaya çıkmasına neden oluyor.
Çözüm ise ne olursa olsun, medeni bir şekilde, karşı tarafı incitmeden sakin bir tartışmaya girmek en uygun çözüm yolu olacaktır.
İkinci etken ise haklı taraf olmaya çalışmaktır. Bu noktada bireyler, karşısındakini suçlamaya daha yatkın oluyor ve bir şekilde kendini haklı çıkarmak istiyor. Uzmanlara göre bu durumun altında yatan önemli bir faktör var: Kontrolü ele alma isteği.Kişi, karşısındakini suçlayıp haklı çıktığı anda, problemin kaynağını gün yüzüne çıkaran taraf olduğunu düşünmeye başlıyor. Devamında da karşısındaki insanı şekillendirebileceği fikrine kapılıyor. Böylece sorunun kaynağının kendisi olmadığına hem karşısındakini, hem de kendisini inandırarak rahatlayacağı hissine kapılıyor: “Sorun bende değil ki, ben suçsuzum.”
Tüm bunlar tek bir yola çıkıyor: Karşıdaki insanla birebir aynı değer yargılarına ve düşüncelere sahip olunmadığının anlaşılması. Nitekim dananın kuyruğu da burada kopuyor. Bu durumu fark eden birey, bunun gayet normal olduğunu kabullenemezse ilişki büyük yara alıyor ve iş ayrılığa kadar gidiyor. Kabullenebilirse, o zaman ona göre tavır alıyor ve her konuda aynı fikirlere sahip olunması gerekmediğini, tek bir doğru olmadığını, karşıdakinin fikri kendi fikriyle uyuşmasa bile saygı duyması gerektiğini anlıyor.
Buna göre yapılması gereken, ne kendinizden taviz verin, ne de karşınızdakinden taviz vermesini bekleyin. Farklı fikirlerinizin olmasının normal olduğunu kabullenin, sevmenin yanı sıra saygı duymasını da bilin.
sizi daha mutlu edecek şeyler
Aslında çevrenizde mutluluğunuzu korumanız yönünde yeterince tavsiyeler bulabilirsiniz. Lakin, bu herkes için geçerli değildir, bizler farklıyız. Birimize pozitif etki eden bir önerme bir başkası için aynı sonucu veremeyebilir. Tüm bu çelişkili ve kısmen yanlı tavsiyelere rağmen daha mutlu bir hayat yaşamak istiyorsanız ne yapmalısınız? Benim tavsiyem öznel tavsiyeleri unutmanız ve dikkatinizi bilimsel kanıtlarla sizi daha mutlu edecek şeylere odaklanmanız.
“Mutluluk size hazır bir şekilde gelmez, sizin kendi eylemlerinizden doğar.”
Ucla sinir bilim araştırmacısı Alex Korb, beyinde farklı mutluluk stratejilerinin etkilerini araştırmak için büyük zaman harcadı. Onun bulgularında mutluluğun artırılması hakkında aslında neyin işe yarayacağına dair bize öğreteceği çok şey var.
Korb’un araştırmaları gösteriyor ki sizin düşüncelerinizin ve duygularınızın hislerinize cevabının, beynin şaşırtıcı alanlar üzerinde derin bir etkisi var.
Örneğin suçluluk ve utanç duyguları beynin ödül merkezini uyarır, bu da neden suçun ve utancın üzerimizde bu kadar güçlü bir etkisi olduğunu açıklar.
Aynı şekilde, Endişe beynimizin mantık bölgesinin yani prefontal cortex adlı bölgenin çalışma hızını artırır. O nedenle endişelenmek hiçbir şey yapmadığı halde daha kontrol altında hissetmeni sağlar.
Adım Adım Mutluluk
Şükran Duymak Mutluluk Yaratır
Ben, endişe, suçluluk ve utanç hislerininin mutluluğa giden yol olduğunu savunmuyorum. Örnekler neden düşüncelerimizin duygularımızdan beslendiğini gösteriyor. Gerçek antidepresan şükran duymaktır. Şükran duymak serotonin ve depomin hormanlarını seviyesini hızla arttırır, beynin mutluluk kimyası ve antidepresan ilaçların hedeflediği de budur.
Şükran duygusu hakkında çarpıcı olan ise işler yolunda gitmiyorken bile işe yarayabilir. Bu yüzden gerçekten kendiliğinden şükran duygusu hissetmek için kimyasal değişiklikler üretmeye gerek yok. Sadece hayatınızda sizi mutlu eden bir anı düşünmeye zorlamalısın beynini. Bu düşünsel alıştırma daha mutlu hissetmen için beynini harekete geçirir.
Sınıflandırma olumsuz hislerin güçlerini azaltır
Gücün inanılmaz bir etkisi var olumsuz duyguların sınıflandırılması üzerinde. Çalışmada, katılımcılar fMRI taramasındayken olumsuz duyguları sınıflandırdılar. Bu duyguları isimlendirdiğinde, beynin prefrontal cortex’i amygdala’nın – duyguların yaratıldığı yer – sakinleşmesini sağladı. Bu etki sadece senin kendi duygularına etki etmiyor, duyguların sınıflandırılması diğer inşaların da sakinleşmesini sağlıyor ki bu neden FBI’n rehine pazarlıklarında sıklıkla bu tekniği kullanmalarını açıklar.
Karar Vermek İyi Hissettirir
Duyguların belirlenmesi, karar alma prefrontal cortex ile ilişkili olup amygdalayı ve geri kalan limbic sistemi sakinleştirir. Buradaki anahtar “yeterince iyi karar” verme. En iyi kararı vermeye çalışmak stres yaratır. Biz her zaman biliyoruz ki ama şimdi bilimsel araştırmalar da nedenini açıklıyor, ”yeterince iyi” kararı dorsolateral’ü (beynin ön lobunun yan sırtı bölgesine verilen anatomik bir isimdir. )harekete geçirerek duyguları sakinleştirir ve daha kontrollü hissetmenizi sağlar.. Diğer taraftan en iyi kararı vermeye çalışmak, ventromedial frontal tarafı harekete geçirir ki temel olarak duyguların karar almaya fazlasıyla karışması durumudur.
İnsanlara Yardım Etmek
İş arkadaşlarına yardım etmek sadece onların mutlu olmasını sağlamaz, seni de mutlu eder. Başka inşalara yardım etmek oxytocin, serotonin ve dopomin gibi seni mutlu edecek hormonlarda artış sağlar. Harvard çalışmasında, yardımsever çalışanların işlerinde 10 kat daha konsantre olduklarını ve %40 terfi edildiğini gösteriyor. Aynı çalışmada gösteriyor ki tutarlı bir şekilde insanlara sosyal yardımda bulunanlar yüksek stres altında daha iyi hissediyorlar. Kendi sınırlarınızı zorlamadığınız sürece diğerlerine yardım etmek mutlaka mutluluğunuza pozitif etki edecek.
Dokunmak
İnsanlar, sosyal hayvanlardır buradaki asıl nokta beynimiz fiziksel acıya verdiği tepkinin aynısını sosyal olarak dışarda kaldığında veriyor bu süreçte anterio cingulate ve insula bölgesi harekete geçiyor.
Benzer şekilde, beynimiz fiziksel dokunarak sosyal olarak kabul edildiğini anlar. Dokunmak, birincil oxytocin’in yayılması için birincil uyarıdır ki amygdala ve duyguların da sakinleşmesini sağlar. Sevdiğin birisinin elini tutmak acı seviyesini düşürdüğü çalışmalar vardır. Sosyal olarak izole insanlar için bu haberin kötü olduğunu düşünebilirsiniz. Ama araştırmalar gösteriyor ki masaj yaptırmak da serotonin %30’a kadar arttırıyor. Dokunmak, stres hormonlarını eksiltiyor, acı algısını azaltıyor, uykuyu arttırıyor ve yorgunluğu azaltıyor.
Sonuç
Kolb’un araştırmaları beynimizin ne kadar muazzam olduğunu belirtiyor, ve araştırmasını kısa olarak özetlediğinde, her şeyin bir biriyle bağlı olduğunda, şükretmenin iyi bir uyku sağladığını. İyi uykunun acıyı düşürdüğünü. Düşen acının modumuzu yükselttiğini. Yüksek modun anksiyeteyi azalttığı ki bu da konsatrasyonu ve planlamayı arttırıyor. Konsatrasyon ve planlama ise daha iyi karar vermemize yardım eder.
Karar verme gelecekteki anksiyeteyi düşürür ve eğlenceyi arttırır. Eğlenmek daha çok şükran duymanı sağlar ki bu da senin yukarı doğru yükselmesini sürdürür. Zevk almak sizi daha zinde tutar ve sosyal olmanı sağlar ki bu da seni mutlu kılar.
By Dr. Travis Bradberry makalesinden çevirilmiştir.
Boğaz Ağrısı Nasıl Geçer: Nedenleri ve Tedavi Yöntemleri
Boğaz ağrısı nedenleri ve boğaz ağrısı için evinizde uygulayabileceğiniz tedavi yöntemleri..
Havaların bir anda soğuması ve mevsim geçişi olmasından dolayı binlerce birey hastanelere boğaz ağrısı şikayeti ile başvurmaktadır. Bunlardan kimisi bademciklerde meydana gelen iltihaplanmalardan kaynaklanıyor olsa da bir kısmı, dış etkenlerden kaynaklanabilmektedir.
Boğaz Ağrısı Nedir?
Her ne kadar basit bir rahatsızlıkmış gibi görünse de bu ağrılar beraberinde birçok rahatsızlığı da getirebilmektedir. Bundan dolayı boğaz ağrısının kesinlikle küçümsenmemesi gerekmektedir. Boğaz ağrısı
ile birlikte kişilerde bademcik iltihaplanması, orta kulak iltihaplanması ya da gözlerde basınç artması gibi sorunlar ile de karşılaşılabilmektedir. Eğer boğaz ağrısına ne iyi gelir diyorsanız, ilk olarak kendinizi tartmanız gerekmektedir. Eğer bu ağrının şiddeti çok ise, bu durumun çözümü için kesinlikle doktorunuza başvurmalısınız. Eğer ağrınız, yeni başlayan bir ağrı ise, bunun için rahatlamanızı sağlayacak bazı önlemler alabilirsiniz.
Boğaz Ağrısı Nedenleri
Boğaz ağrısına ne iyi gelir konusuna geçmeden önce kişilerin nedenlere biraz daha fazla yönelmesinde fayda vardır. Bilindiği gibi en başta da dediğimiz gibi bademcik iltihaplanması, orta kulak iltihaplanması ya da göz basıncının artması gibi durumlar, kişinin karşılaşacağı ilk nedenlerdendir. Ancak, bunun yanı sıra boğaz ağrısına neden olan bazı patojen durumlar da bulunmaktadır. Bunlara bakıldığında ise, aşağıdaki sıralamayı yapmamız mümkün olacaktır.
Gribal enfeksiyon
Boğaz iltihaplanmasına neden olan Epstein Barr ismi verilen virus türü
Parainfluenza virüsleri
Entero virüsleri
Uçuk virüsleri
Bu durumlar da şiddetli bir şekilde boğaz ağrısı ile karşılaşmanız mümkündür. Eğer bu nedenlerden dolayı ortaya çıkan boğaz ağrısı engellenemezse, beraberinde aşağıdaki rahatsızlıklar ortaya çıkabilecektir.
Boğazda ağrı şiddetinin artması, yutkunma sırasında ağrı
Baş ve kulak ağrısı
Yüksek ateş
Öksürük
Bademciklerde kızarıklıklar
Bademciklerin üzerinde beyaz ya da sarı kaplı doku
Boğazda meydana gelecek kabarcıklar veya ülser
Iştahta azalma
Boyun ve çene bölgesinde şişmiş olan bezler
Ağızda meydana gelecek ve uzun vadede engellenmesi zor olan ağız kokusu
Boğaz Ağrısına Ne İyi Gelir?
Görüleceği üzere, boğaz ağrısına ne iyi gelir konusunda detaylara indiğimiz zaman, birçok farklı sorun ortaya çıkabilmektedir. Bundan dolayı karşılaşılan sorun kesinlikle küçümsenmemeli ve doğrudan çözüm odaklı olmak kaydı ile harekete geçilmelidir. Meydana gelen boğaz ağrısının kısa sürede engellenebilmesi adına aşağıdaki uygulamaları yapabilirsiniz.
El hijyenine özen göstermelisiniz.
Yemek veya da mutfak eşyalarınızı farklı kişiler ile paylaşmaktan kaçınmalısınız.
Ağız ve diş sağlığınıza özen göstermelisiniz. Çünkü, ağız içerisinde birçok bakteri bulunmaktadır.Eğer boğazınızda meydana gelen ağrının nedeni olarak bademciklerdeki şişkinliklerden yana bir teşhis konulmuş ise, bu durumda doğrduan diş fırçanızı değiştirmelisiniz. Aksi durumda, enfeksiyon ağız içerisine dağılabilecektir.
C vitamin açısından yüksek olan gıda ürünlerini tüketmekte biraz daha ısrarcı olmalısınız.
Eğer bu ağrılar 2 günden fazla sürüyorsa da, uygulanan tüm yöntemleri bir kenara bırakarak doğrudan doktor desteği almalısınız.
Boğaz Ağrısı Nasıl Geçer?
Sadece bu yöntemleri uygulayarak bile boğaz ağrılarınızın geçmesini ya da hiçbir şekilde karşılaşmamayı sağlayabilirsiniz. Eğer ağrı şiddetlenmeye evam ediyor ise, evde bazı uygulamaları da yapabilirsiniz. Bunlardan ilki ılık suda eriteceğiniz tuz ile gargara yapmaktır. Bu yöntem, şuan birçok kişide olumlu sonuçları beraberinde getirmiş ve boğazlarda meydana gelen ağrıların da giderilmesini sağlamıştır.
Bununla birlikte bazı bitkisel çaylara da yönelebilirsiniz. Örnek verecek olursak boğaz ağrıları için yıllardır kullanılmakta olan zencefilli ballı limon çayını deneyebilirsiniz. Bu çay tarihi birçok doktor tarafından da desteklenmekte ve toplum tarafından da boğaz ağrılarını geçirdiği konusunda kesin çözümü olduğu öne sürülmektedir. Bundan dolayı boğaz ağrısına ne iyi gelir diye merak edenlerin, uzman hekim görüşünden sonra bu karışımları da uygulaması gayet uygundur.
Karın Ağrısı: Nedenleri ve Evde Tedavi Yöntemleri
Karın Ağrısı Neden Olur ve Evde Pratik Tedavi Yöntemleri Nelerdir?
Gündelik hayatta karşılaştığımız rahatsızlıklar içerisinde belki de en çok karşılaştığımız karın ağrısı, kişileri gündelik faaliyetlerde rahatsız etmesinin yanı sıra yaşam kalitesini de ciddi oranda düşürmektedir. Kişiler soğuk algınlığı, tüketilen gıdalar ya da ters bir hareket sonrasında karınlarında bir ağrı geldiğini düşünse de, durum her zaman bu şekilde iyimser olmamaktadır. Bundan dolayı, karın ağrısına ne iyi gelir konusunda en net yanıtı alınabilecek bir doktora başvurmakta fayda vardır.
Karın Ağrısı Nedir?
Karın ağrısı göğüs ve pelvis bölgesinde meydana gelen bir ağrıdır. Karın ağrısı bazen kramp gibi, keskin acılı olabilir. Karın ağrısı kramp veya kolik şeklinde de meydana gelebilir. Belirli bir organdan kaynaklanan karın ağrısı, lokalize karın ağrısı olarak adlandırılır. Lokalize ağrısının en yaygın nedeni mide ülseridir.
Kramp şeklinde meydana gelen ağrı ishal, kabızlık, şişkinlik veya gaz ile ilişkili olabilir. Kadınlarda bu adet, düşük ya da dişi üreme organlarında meydana gelen komplikasyonlar ile ilişkili olabilir. Bu ağrı gelir ve gider ve tamamen tedavi olmadan giderilemez.
Kabızlık Tedavi Yöntemleri ve Kabızlığa İyi Gelen Yiyecekler
Kabızlık Nedir? Kabızlık Tedavi Yöntemleri, Kabızlığa İyi Gelen Yiyecekler ve Kabızlık Nedenleri...
Birçok vatandaşımızın ortak sorunu olarak nitelendirebileceğimiz kabızlık, birçok farklı nedeni olabilmektedir. Kimi zaman haftalarca sürebilen ve ciddi olabilecek şekilde etkisini hissettiren bu rahatsızlık, yaşam kalitesine ve sağlığına önem veren kişilerin kesinlikle üzerinde durması gereken bir konudur.
Neredeyse her yaş grubundaki kişilerin zaman zaman karşılaştığı kabızlığın elbette ilk çözüm yolu tıbbi olmalıdır. Doktor tavsiyesi ile kullanılabilecek bazı ilaçlar ya da doğal bitki çayları, sizin yaşam kalitenizin kısa sürede yükselmesini sağlayacaktır. Eğer kabızlığın nedeni anlaşılmaz ise, tedavi süreci hem doğru ilerlemeyecek hem de sizlerin karamsarlaşmasına neden olacaktır.
Kabızlık Nedir?
Kabızlık şişkinliğe yol açan, rahatsızlık verici bir problemdir. Stres, hareketsiz yaşam, bazı ilaç türleri ya da beslenme biçimi gibi farklı nedenler kabızlığa yol açmaktadır. Kabızlığı önlemek için, sağlıklı yaşam biçimine sahip olmak, hareketsiz kalmamak ve yediklerinize dikkat etmek çok önemlidir.
Kabızlık Neden Olur?
Kabızlık problem bir anda ortaya çıkmamaktadır. Bundan dolayı, kişilerin kabızlık belirtileri konusunda yaptığımız araştırmaların sonucunu incelemesi, sonrasında da çözüm yollarını araması gerekmektedir. Şuan bakıldığı zaman, kişilerde meydana gelen kabızlığın temel nedenlerini aşağıdaki gibi sıralamamız mümkündür.
• Yapılan yanlış diyet uygulamaları
• Bağırsaklarda meydana gelen kanser oluşumu ya da mikrobik durumlar
• Süt ürünlerinin aşırı miktarda tüketilmesi
• Rafine şekerli olarak üretilen ürünlerin miktar bakımından fazla tüketilmesi.
• Kişilerin beslenme alışkanlıklarının kötü olması.
• Huzursuz bağırsak sendromu
• Parkinson rahatsızlığı
• Nörolojik bazı rahatsızlıklar
• Hareketsizlik ve sürekli gün içerisinde aynı pozisyonda oturmak.
• Gebelik.
• Yeteri kadar su tüketimi ya da lif tüketimi yapılmaması
• Yüksek oranlarda müshil kullanımı
• Sindirim sisteminizde ya da kaslarınızda meydana gelebilecek bazı rahatsızlıklar.
• Hemoroid rahatsızlığı
• Aşırı stres
• Tiroit bezlerinin az çalışması yani hipotiroid rahatsızlığı.
• Kullanılan antidepresan ürünler
• Demir eksikliği için kullanılan ilaçlar
• Içeriği,nde kalsiyum ya da alüminyum bulunan antiasit ilaçları
• Çevresel faktörler
Görüldüğü üzere, kabızlığın nedenleri farklılıklar göstermektedir. Sizde kabızlıkğa neden olan rahatsızlığı anlamak için doktor tavsiyesi almanızı öneriyoruz.
Kabızlık Nasıl Giderilir?
Kabızlığa nasıl geçer diyorsanız, kabızlığa iyi gelen bazı önlemler alabilirsiniz. Bahsedeceğimiz önlemleri alarak, herhangi bir ilaç tedavisine gerek kalmadan kabızlığı önceden engellemeniz de mümkündür. Kabızlık tedavisi için uygulanabilecek yöntemleri ise, aşağıdaki gibi sıralayabiliriz.
Sindiriminizi Güçlendirin: Kişilerin sindirim sistemini hızlandıran ve yararlı bakteri üretimini hızlandıran besinleri tercih etmesi gerekmektedir. Bunun için lif içerikli sebze, meyve, tahıl ve baklagillerin günlük veya da gün aşırı tüketilmesi gerekmektedir.
Kahveden Uzak Durun: Gün içerisinde kişilerin birden çok kahve tükettiği bilinmektedir. Kabızlığın önüne geçebilmek için günlük aşırı kafein tüketiminden kaçınabilirsiniz.
Bolca Su Tüketin: Kabızlığın belki de en çok nedeni, gün içerisinde yeteri kadar su tüketilememesidir. Eğer günlük su tüketiminizi en az 2.5 litre yaparsanız, bu durumda kabızlığa karşı ciddi bir önlem almış oalcaksınız.
Yediklerinizi İyi Çiğneyin: Besin tüketimi sırasında yavaş ve iyi çiğneme yöntemini kullanarak, sindirim sisteminizin hızlanmasını sağlayabilir, bu sayede kabızlığa karşı bir adım önde olabilirsiniz.
Yürüyüş Yapın: Günlük hayatta en az 30 dakika yürüyüş yapmak vücunudunuzu harekete geçirerek sindirim siteminize olumlu etki yapacaktır.
Tuvalete Çıkma Alışkanlığı Edinin: Tuvalete çıkma alışkanlığı edinmeli ve uzun süre tuvalet ihtiyacınızı tutmaktan vazgeçmelisiniz.
Kabızlığa İyi Gelen Yiyecekler
Yukarıda saydığımız ipuçları kabızlığa iyi gelen önlemler arasında başlıcalarıdır. Bu önemlemlere ek olarak çeşitli yiyecekler tüketerek de kabızlık probleminizi giderebilirsiniz.
Erik
Elma
Ispanak
Lahana
İncir
Pırasa
Kayısı
Üzüm
Zeytinyağı
Yukarıda saydığımız yiyecekler kabızlk probleminizi evde çözmeniz için gereken en pratik tavsiyelerdir. Ancak, uzun süreli veya da sürekli olarak tekrarlayan bir kabızlık sorunu ile karşılaşırsanız bu durumda vakit kaybetmeden bir doktora başvurmanızda fayda vardır.
Kabızlık konusunda ülkemizde bazı doğal bitki çayları da kullanılmaktadır. Bunların başında gelen ve doğal müshil özelliği bulunan sinameki çayı, uygulanan yöntemler arasında ilk sırada yer almaktadır. Ancak, bu bitkinin kullanılırken çok dikkatli olmak gerekir. Çünkü, bağırsakların hızlı çalışmasına neden olmasının yanı sıra, fazla tüketiminde bağırsaklarda ve midede şiddetli ağrılara neden olabilmektedir.
Kabızlık Tedavi Yöntemleri ve Kabızlığa İyi Gelen Yiyecekler
Kabızlık Nedir? Kabızlık Tedavi Yöntemleri, Kabızlığa İyi Gelen Yiyecekler ve Kabızlık Nedenleri...
Birçok vatandaşımızın ortak sorunu olarak nitelendirebileceğimiz kabızlık, birçok farklı nedeni olabilmektedir. Kimi zaman haftalarca sürebilen ve ciddi olabilecek şekilde etkisini hissettiren bu rahatsızlık, yaşam kalitesine ve sağlığına önem veren kişilerin kesinlikle üzerinde durması gereken bir konudur.
Neredeyse her yaş grubundaki kişilerin zaman zaman karşılaştığı kabızlığın elbette ilk çözüm yolu tıbbi olmalıdır. Doktor tavsiyesi ile kullanılabilecek bazı ilaçlar ya da doğal bitki çayları, sizin yaşam kalitenizin kısa sürede yükselmesini sağlayacaktır. Eğer kabızlığın nedeni anlaşılmaz ise, tedavi süreci hem doğru ilerlemeyecek hem de sizlerin karamsarlaşmasına neden olacaktır.
Kabızlık Nedir?
Kabızlık şişkinliğe yol açan, rahatsızlık verici bir problemdir. Stres, hareketsiz yaşam, bazı ilaç türleri ya da beslenme biçimi gibi farklı nedenler kabızlığa yol açmaktadır. Kabızlığı önlemek için, sağlıklı yaşam biçimine sahip olmak, hareketsiz kalmamak ve yediklerinize dikkat etmek çok önemlidir.
Kabızlık Neden Olur?
Kabızlık problem bir anda ortaya çıkmamaktadır. Bundan dolayı, kişilerin kabızlık belirtileri konusunda yaptığımız araştırmaların sonucunu incelemesi, sonrasında da çözüm yollarını araması gerekmektedir. Şuan bakıldığı zaman, kişilerde meydana gelen kabızlığın temel nedenlerini aşağıdaki gibi sıralamamız mümkündür.
• Yapılan yanlış diyet uygulamaları
• Bağırsaklarda meydana gelen kanser oluşumu ya da mikrobik durumlar
• Süt ürünlerinin aşırı miktarda tüketilmesi
• Rafine şekerli olarak üretilen ürünlerin miktar bakımından fazla tüketilmesi.
• Kişilerin beslenme alışkanlıklarının kötü olması.
• Huzursuz bağırsak sendromu
• Parkinson rahatsızlığı
• Nörolojik bazı rahatsızlıklar
• Hareketsizlik ve sürekli gün içerisinde aynı pozisyonda oturmak.
• Gebelik.
• Yeteri kadar su tüketimi ya da lif tüketimi yapılmaması
• Yüksek oranlarda müshil kullanımı
• Sindirim sisteminizde ya da kaslarınızda meydana gelebilecek bazı rahatsızlıklar.
• Hemoroid rahatsızlığı
• Aşırı stres
• Tiroit bezlerinin az çalışması yani hipotiroid rahatsızlığı.
• Kullanılan antidepresan ürünler
• Demir eksikliği için kullanılan ilaçlar
• Içeriği,nde kalsiyum ya da alüminyum bulunan antiasit ilaçları
• Çevresel faktörler
Görüldüğü üzere, kabızlığın nedenleri farklılıklar göstermektedir. Sizde kabızlıkğa neden olan rahatsızlığı anlamak için doktor tavsiyesi almanızı öneriyoruz.
Kabızlık Nasıl Giderilir?
Kabızlığa nasıl geçer diyorsanız, kabızlığa iyi gelen bazı önlemler alabilirsiniz. Bahsedeceğimiz önlemleri alarak, herhangi bir ilaç tedavisine gerek kalmadan kabızlığı önceden engellemeniz de mümkündür. Kabızlık tedavisi için uygulanabilecek yöntemleri ise, aşağıdaki gibi sıralayabiliriz.
Sindiriminizi Güçlendirin: Kişilerin sindirim sistemini hızlandıran ve yararlı bakteri üretimini hızlandıran besinleri tercih etmesi gerekmektedir. Bunun için lif içerikli sebze, meyve, tahıl ve baklagillerin günlük veya da gün aşırı tüketilmesi gerekmektedir.
Kahveden Uzak Durun: Gün içerisinde kişilerin birden çok kahve tükettiği bilinmektedir. Kabızlığın önüne geçebilmek için günlük aşırı kafein tüketiminden kaçınabilirsiniz.
Bolca Su Tüketin: Kabızlığın belki de en çok nedeni, gün içerisinde yeteri kadar su tüketilememesidir. Eğer günlük su tüketiminizi en az 2.5 litre yaparsanız, bu durumda kabızlığa karşı ciddi bir önlem almış oalcaksınız.
Yediklerinizi İyi Çiğneyin: Besin tüketimi sırasında yavaş ve iyi çiğneme yöntemini kullanarak, sindirim sisteminizin hızlanmasını sağlayabilir, bu sayede kabızlığa karşı bir adım önde olabilirsiniz.
Yürüyüş Yapın: Günlük hayatta en az 30 dakika yürüyüş yapmak vücunudunuzu harekete geçirerek sindirim siteminize olumlu etki yapacaktır.
Tuvalete Çıkma Alışkanlığı Edinin: Tuvalete çıkma alışkanlığı edinmeli ve uzun süre tuvalet ihtiyacınızı tutmaktan vazgeçmelisiniz.
Kabızlığa İyi Gelen Yiyecekler
Yukarıda saydığımız ipuçları kabızlığa iyi gelen önlemler arasında başlıcalarıdır. Bu önemlemlere ek olarak çeşitli yiyecekler tüketerek de kabızlık probleminizi giderebilirsiniz.
Erik
Elma
Ispanak
Lahana
İncir
Pırasa
Kayısı
Üzüm
Zeytinyağı
Yukarıda saydığımız yiyecekler kabızlk probleminizi evde çözmeniz için gereken en pratik tavsiyelerdir. Ancak, uzun süreli veya da sürekli olarak tekrarlayan bir kabızlık sorunu ile karşılaşırsanız bu durumda vakit kaybetmeden bir doktora başvurmanızda fayda vardır.
Kabızlık konusunda ülkemizde bazı doğal bitki çayları da kullanılmaktadır. Bunların başında gelen ve doğal müshil özelliği bulunan sinameki çayı, uygulanan yöntemler arasında ilk sırada yer almaktadır. Ancak, bu bitkinin kullanılırken çok dikkatli olmak gerekir. Çünkü, bağırsakların hızlı çalışmasına neden olmasının yanı sıra, fazla tüketiminde bağırsaklarda ve midede şiddetli ağrılara neden olabilmektedir.